Cümle içindeki durumundan ötürü nasbı gereken unsurlara mansublar المَنْصُوبَاتُ denir.
1- MUTLAK MEFUL المَفْعُولُ المُطْلَقُ
Mutlak meful, fiilden sonra, fiilin manasını kuvvetlendirmek, çeşidini bildirmek, sayısını bildirmek veya vekalet etmek için gelen, o fiille aynı kökten bir mastardır. Dört farklı kullanımı vardır;
a) Kuvvetlendirmek için; Fiilin mastarı tekrar edilir.
كَسَرَ الوَلَدُ الزُّجَاجَ كَسْرًا : Çocuk camı bir kırdı ki!
نَامَ الرَّجُلُ المُتْعَبُ نَوْمًا : Yorgun adam öyle uyudu ki!
أَكَلَ الجَائِعُ أَكْلاً : Aç öyle yedi ki!
Manayı daha da kuvvetlendirmek (tekid) için, mastar bir daha tekrar edilir.
إِذَا دُكَّتِ الأَرْضُ دَكًّا دَكًّا : Dünya, ezilip paramparça olduğu zaman.
b) Çeşit bildirmek için;
ضَرَبَهُ ضَرْبَ الظَّالِمِ : Onu, zalimin döğdüğü gibi döğdü.
ضَرَبَهُ ضَرْبَ المُؤَدِّبِ : Onu, terbiye edenin döğüşü ile döğdü.
يَنَامُ المَرِيضُ نَوْمًا هَادِئًا : Hasta sakin bir uyku uyuyor.
c) Sayı belirtmek için (Masdar Bina-yı Merre kalıbı);
أَكَلَ المَرِيضُ أَكْلَةً : Hasta bir defa yemek yedi.
أَكَلَ المَرِيضُ ثَلاَثَ أَكْلاَتٍ : Hasta üç defa yedi.
دَقَّ الخَادِمُ الجَرَسَ دَقَّتَيْنِ : Hizmetçi zili iki defa çaldı.
d) Fiile vekalet etmek için;
صَبْراً : Sabır (emir fiil yerine kullanılmıştır اِصْبِرْ)
شُكْراً : Teşekkür ederim (muzari fiil yerine kullanılmıştır أَشْكُرُ)
مَھْلاً : Müsade edin, yavaş olun (emir fiil yerine kullanılmıştır اِھْمَلْ)
Mastar Yerine Kullanılan Kelimeler
Mutlak meful, cümle içinde kullanılan fiilin mastarından yapılmakla beraber, başlıca şu kelimeler de mastar yerine kullanılır:
– كُلٌّ, أَيَّ, بَعْضٌ kelimeleri mastar ile birlikte isim tamlaması olacak şekilde kullanılırlar,
فَلاَ تَمِيلُوا كُلَّ المَيْلِ : Tamamen meyletmeyin.
آخَذَنِي المُدِيرُ بَعْضَ المُؤَاخَذَةِ : Müdür bir ölçüde beni cezalandırdı.
أَيَّ نَوْمٍ تَنَامُ؟ : Ne uykusu uyuyorsun?
– Failin yaptığı işin kaç defa olduğunu gösteren sayı (Masdar Bina-yı Merre kalıbı),
إِنْ تَسْتَغْفِرْ لَهُمْ سَبْعِينَ مَرَّةً فَلَنْ يَغْفِرَ اللهُ لَهُمْ : Onlar için 70 defa istiğfar etsen, Allah onlara mağfiret etmeyecek.
طُبِعَ الكِتَابُ ثَلاثَ طَبَعَاتٍ : Kitap üç kez basıldı.
– Mutlak meful olarak kullanılan mastar bazan hazfolunur, niteliği bildiren sıfat onun yerine kullanılır,
فَھِمْتُ الدَرْسَ جَيِّداً : Dersi iyice anladım. (Aslı şöyledir; فَھِمْتُ الدَرْسَ فَھْماً جَيِّداً)
فَلْيَضْحَكُوا قَلِيلاً وَاليَبْكُوا كَثِيرًا : Az gülsünler, çok ağlasınlar.
– Mastar’ın ismi; mastar ile aynı anlama gelen fakat ondan daha az harf içeren isim,
كَلَّمَنِي كَلاماً شَدِيداً : Benimle sert kelimeler ile konuştu.
– Soydaş (kökü aynı olan) mastar;
- Mezîd (ek almış) fiilin mastarı yerine mücerred (ek almamış) fiilin mastarı kullanılır,
اِشْتَرَيْتُ ھذه السَيَّارَةَ شِرَاءً مُبَاشِراً : Bu arabayı direk aldım.
- Mezîd (ek almış) fiilin mastarı yerine bir başka kalıptaki mezîd (ek almış) fiilin mastarı kullanılır,
تَبَسَّمْتُ اِبْتِسَاماً : Gülümsedim.
– Mastar işaret zamirine bedel olarak kullanılır,
أَتَسْتَقْبِلُنِي ھذا الاِسْتِقْبَالَ؟ : Beni böyle mi karşılıyorsun?
– Zamir mastar’ı referans eder,
اِجْتَھَدْتُ اِجْتِھَاداً لَمْ يَجْتَھِدْهُ غَيْرِي : Kimsenin onu çalışamayacağı şekilde çalıştım. (Burada اِجْتِھَاداً هُ mastarını işaret eder.)
– Aynı manaya gelen (eşanlamlı) mastarlar,
عِشْتُ حَيَاةً سَعِيدَةً : Mutlu bir hayat yaşadım. (عِيشَةً حَيَاةً ile eşanlamlıdır.)
2- MEFULUN BİH المَفْعُولُ بِهِ
Failin işlediği işten etkilenen isme mefulun bih denir. Fiil, mefulun bih’ten önce doğrudan doğruya, kendisi gelmişse, yani fiille meful arasında cer harfi yoksa, böyle mefule sarih mefulun bih denir.
اِشْتَرَيْتُ قَلَمًا : Bir kalem satın aldım.
قَرَأْنَا الكِتَابَ : Kitabı okuduk.
Bazı fiiller de, mefullerine, ancak cer harfi ile tesir ederler. Böyle, önünde cer harfi bulunan mefulun bih’e de gayri sarih mefulun bih denir.
مَرَرْنَا بِالمَكْتَبَةِ : Büroya uğradık.
قَالَ لِلطَّالِبِ : Öğrenciye dedi.
Bazı fiiller iki meful alırlar.
عَلَّمَ الأُسْتَاذُ الطَّالِبَ الدَّرْسَ : Hoca öğrenciye dersi öğretti.
3- EL MEFULUN LİECLİHİ المَفْعُولُ لِأَجْلِهِ
Bir fiilin ne diye olduğunu, sebebini bildiren mensup mastara denir. Bu meful, لِمَ (Niçin?) sorusuna cevap teşkil eder. Bu mastar genellikle korku, sevgi, arzu, saygı gibi zihinsel eylemler için kullanılır.
نَصُومُ إِطَاعَةً لِلهِ : Allah’ın emrine uyalım diye oruç tutarız.
يَسْتَمِعُ المَرِيضُ إِلَى الطَّبِيبِ رَجَاءَ الشِّفَاءِ : Hasta, hekimi, şifa ümit ettiği için dinler.
لَمْ أَقْرَعْ الجَرَسَ مَخَافَةَ أَنْ يَسْتَيْقِظَ المَرِيضَ : Hastayı uyandırmaktan korktuğum için zili çalmadım. (İsim tamlaması şeklinde kullanılmıştır.)
Mensup olduğu gibi, önüne cer harfi gelirse, mecrur da olur.
نَصُومُ لإِطَاعَة اللهِ : Allah’a itaat için oruç tutarız.
يَسْتَمِعُ المَرِيضُ إِلَى الطَّبِيبِ لِرَجَائِهِ الشِّفَاءَ : Hasta, şifa umduğu için doktoru dinler.
4- EL MEFULU FİHİ المَفْعُولُ فِيهِ
Fiilin işlendiği yeri veya zamanı bildiren isimler veya zarflardır.
مَكَثَ المُسَافِرُ فِي المَدِينَةِ يَوْمًا : Yolcu, şehirde bir gün kaldı.
دَخَلَتِ القَافِلَةُ المَدِينَةَ لَيْلاً : Kervan, şehre geceleyin girdi.
وَقَفَ اللِّصُّ أَمَامَ البَابِ : Hırsız kapının önünde durdu.
El Mefulu fih edatı olarak فِي ve بِ cer harfleri de kullanılabilir.
يَعُومُ الشَّابُّ فِي البَحْرِ : Genç denizde yüzüyor.
أُنْشِئَتْ مَدْرَسَةٌ جَدِيدَةٌ بِالمَدِينَةِ : Şehirde yeni bir okul yapıldı.
Şu şekil kelimeler, el mefulu fih olarak kullanılır ve mensup olurlar;
– Yer ve Zaman zarfına muzaaf olan كُلَّ ve بَعْضَ
جَرَى الرِّيَاضِيُّ كُلَّ المَسَافَةِ : Sporcu, mesafenin hepsini koştu.
نَزَلَ الثَّلجُ بَعْضَ اللَّيْل : Gecenin bir kısmında kar yağdı.
– Zarf manası taşıyan mastar,
سَافَرَتِ السَّفِينَةُ طُلُوعَ الشَّمْسِ : Gemi, güneş doğarken yola çıktı.
كَانَ ذَلِكَ مَقْدَمَ الحُجَّاجِ : O (iş), hacıların geldiği zaman oldu.
مَاتَ صَلَوَاةَ العَصْرِ : İkindi namazı vaktinde öldü.
– Sayı,
اِنْتَظَرْنَاهُمْ خَمْسَةَ أَيَّامٍ : Onları beş gün bekledik.
قَطَعَ القِطَارُ تِسْعِينَ كِلُو مِتْرًا : Tren 90km yol aldı.
– Sıfat,
جَلَسْتُ طَوِيلاً : Uzunca oturdum. Aslı جَلَسْتُ وَقْتاً طَوِيلاً dır ve ‘Uzun bir vakit oturdum’ anlamındadır.
Bazı zarflar ise nasb konumunda olmasına karşın mebnidir. Yani sonu değimez. أَيْنَ ، أَمْسِ ، حَيْثُ ، قَطُّ ، ھُنا ، مَتَى gibi.
مَتَى خَرَجْتَ؟ : Ne zaman çıktın?
أَيْنَ تَدْرُسُ؟ : Nerede okuyorsun?
لَمْ أَغِبْ أَمْسِ : Dün yok değildim.
لَمْ أَذُقْ ھذه الفَاكِھَةَ قَطُّ : Bu meyveyi asla tatmadım.
اِجْلِسْ حَيْثُ شِىْٔتَ : Nereye istersen otur.
5- EL MEFULU MAAHU المَفْعُولُ مَعَهُ
El mefulu maah, beraberlik bildiren isimdir. Maiyyet vav’ından sonra gelir.
سِرْتُ وَعَلِيّاً : Ali ile beraber yürüdüm. (Mef’ulun maah’tır.)
سِرْتُ أَنَا وعَلِيٌّ : Ben ve Ali yürüdük. (Mef’ulun maah değildir. Zamir te’kid edilerek isim muttasıl zamire atfedilmiştir.)
جَرَى الوَلَدُ وَ الشَّاطِئَ : Çocuk kıyı boyunca koştu.
كُلُّ شَيْءٍ وَ ثَمَنَهُ : Her şeyin bir fiyatı vardır.
تَحَرَّكَ الجَيْشُ وَ الفَجْرَ : Ordu fecir vakti harekete geçti.
مَا أَنْتَ والطِّبَّ؟ : Doktorluk senin neyine?
مَالِي والكَلَامَ فِي مَالَا يَعْنِينِي؟ : Beni ilgilendirmeyen bir konudaki konuşmadan bana ne?
كَيْفَ أَنْتُمْ ودَرْسَ النَحْوِ؟ : Nahiv dersi ile aranız nasıl?